Bilmek Başka, Bulmak Başka, Olmak Başka
İş Dünyasında İnsan Kalitesi
"Bilmek Başka, Bulmak Başka, Olmak Başka..." Mevlana'nın bu derin anlam taşıyan sözü, iş hayatında bir insanın nasıl zirveye tırmandığını üç temel aşamada özetliyor: mesleğinin inceliklerini öğrenmek ve ustalaşmak, ”bilmek”, doğru zamanda doğru hamlelerle maddi kazanımlar elde etmek ”bulmak” ve nihayetinde erdemli, kaliteli ve derinliği olan bir karakter inşa etmek ”olmak”.
İş hayatında, satın almanın ve satış yapmanın detaylarına hakim, üretim süreçlerini bilen, işinin tüm detaylarına hakim, piyasayı ve rakiplerini iyi analiz eden, sayısız "bilen" iş insanı görebiliriz.
Aynı şekilde, doğru zamanda doğru bağlantıları kuran, pazarın nabzını iyi yoklayarak yeni fırsatları hızla yakalayan, inovatif projeler geliştiren ve işini büyütme konusunda usta, bilgi ve becerilerini kullanarak önemli maddi başarılar elde etmeyi başarmış "bulan" iş insanına da rastlamak mümkündür.
Ancak iş hayatında gerçekten iz bırakanlar, yalnızca neyi bildikleriyle ya da neyi kazandıklarıyla değil, tüm bunları nasıl taşıdıklarıyla öne çıkar. Bilmek bizi hazırlar, bulmak bizi ilerletir; fakat bizi asıl tanımlayan, tüm bu süreçlerde nasıl bir insan olarak kaldığımızdır. Çünkü bir iş insanının gerçek gücü, sahip olduklarında değil, davranışlarında gizlidir. Ve bu noktada 'olmak', bir duruş hâline gelir.
İş Dünyasında Kalitenin Üç Aşaması
Bilen İnsan – İşin Temel Uzmanlığı
"Bilen insan," yaptığı işin temel bilgi ve becerilerine derinlemesine hakimdir. Alanının her inceliğini, kuralını, sürecini ve riskini iyi bilir.
- Teknik Uzmanlık: İşin gerektirdiği teknik bilgi ve becerilere üst düzeyde sahiptir. Alanındaki yenilikleri takip eder ve uygular.
- Sektörel Hâkimiyet: İçinde bulunduğu sektörün dinamiklerini, oyuncularını, trendlerini ve yasal düzenlemelerini yakından bilir.
- Süreç ve Prosedür Bilgisi: İş süreçlerinin ve prosedürlerinin nasıl işlediğini detaylı olarak anlar. Verimli ve hatasız çalışmayı sağlar.
- Risk ve Uyumluluk Bilgisi: İşin risklerini ve yasal gerekliliklerini bilir. İşletmeyi olası zararlardan korur.
- Problem Çözme Yetkinliği: Derin bilgisi sayesinde karşılaştığı sorunlara etkili çözümler üretebilir.
- Öğrenmeye Açıklık: Bilgisinin sürekli gelişmesi gerektiğinin farkındadır ve öğrenmeye açıktır.
"Bilen insan," iş hayatının temelini sağlamlaştıran, güvenilir bir uzmandır. Ancak bilgi tek başına kalıcı başarı ve anlamlı kazanımlar için yeterli değildir. Bir sonraki aşama, bu derinlemesine bilgiyi kullanarak değer ortaya çıkartmayı ve somut sonuçlar elde etmeyi gerektirir.
Bulan İnsan – Fırsatları Sezen ve Kazanca Dönüştüren
"Bulan insan," derin bilgisini kullanarak çevresindeki fırsatları fark edip maddi kazanca çevirme becerisine sahiptir. Geleceğe yönelik vizyonu ve proaktif adımlarıyla finansal başarıya ulaşır.
- Fırsat Sezgisi (Finansal Odak): Kâr potansiyeli taşıyan fırsatları sezer. Pazardaki gelir boşluklarını ve verimlilik alanlarını algılar.
- Değer Oluşturma ve Gelire Dönüştürme: Fırsatlardan maddi değer oluşturmaya odaklanır. Talep gören ürün, hizmet veya iş modelleri geliştirerek bunları gelire çevirir.
- Stratejik ve Finansal Düşünme: Uzun vadeli finansal stratejiler geliştirir. Büyüme, kârlılık ve finansal sürdürülebilirlik için planlar yapar.
- Risk Alma ve Finansal Çeviklik: Finansal hedeflere ulaşmak için hesaplanmış riskler alır ve ekonomik değişimlere hızla uyum sağlar.
- İletişim ve Finansal İkna: Etkili iletişim kurarak finans kaynaklarına erişir ve yatırımcıları ikna eder.
- İnovasyon ve Finansal Verimlilik: Maliyetleri düşürecek, gelirleri artıracak yeni yaklaşımlar ortaya çıkarır ve finansal verimliliği artırır.
“Bulan insan”, bilgisini maddi kazanca dönüştüren, değer oluşturan ve finansal başarı elde eden önemli bir figürdür. Ancak iş dünyasında saygınlık kazanmak ve çocuklarımıza temiz bir miras bırakmak için sadece bilmek ve bulmak evreleri tek başına yeterli değildir.
Gerçek ve sürdürülebilir başarı, bu yeteneklerin ötesine geçen bir özellikle taçlanır: karakter ve etik değerler. Çünkü sadece bilgi ve finansal zeka, doğru bir ahlaki pusula olmadan savrulmaya ve hatta yıkıcı sonuçlar doğurmaya açıktır.
Olan İnsan – Karakterin Olgunluğu ve Etik Değerlerin Varlığı
"Olan insan," hem derin bir bilgi birikimine sahip (bilen) hem de bu bilgiyi kullanarak değer ortaya çıkartan ve kazanımlar elde eden (bulan) kişidir. Ancak onu gerçekten farklı kılan ve iş dünyasında kalıcı bir etki bırakmasını sağlayan temel özelliği, olgunlaşmış bir karaktere ve sarsılmaz etik değerlere sahip olmasıdır. "Olmak," sadece bir başarı seviyesi değil, aynı zamanda bir varoluş biçimidir.
- Etik Değerlere Bağlılık: "Olan insan," tüm iş ve kişisel ilişkilerinde dürüstlüğü, adaleti, şeffaflığı ve hesap verebilirliği temel ilke edinir. Yalan söylemekten, aldatmaktan, haksız kazanç elde etmekten ve etik olmayan her türlü davranıştan özenle kaçınır. Kararlarını vicdani muhasebe ile alır ve her zaman doğru olanı yapmaya çalışır.
- Sözüne Sadakat: "Olan insan" için verilen söz senettir. Taahhütlerini yerine getirmek konusunda titizdir. Borçlarını zamanında öder, anlaşmalara sadık kalır ve güvenilir bir iş ortağı ve birey olarak tanınır. Bu tutarlılık, uzun vadeli ilişkilerinin temelini oluşturur.
- Empati ve Saygı: "Olan insan," çevresindeki insanların duygularını anlama ve onlara saygıyla yaklaşma yeteneğine sahiptir. Çalışanlarına, müşterilerine, iş ortaklarına ve hatta rakiplerine karşı nazik, düşünceli ve adil davranır. Farklı görüşlere değer verir ve yapıcı bir iletişim kurmaya özen gösterir.
- Dinleme Becerisi: "Olan insan," sadece konuşmakla kalmaz, aynı zamanda etkin bir şekilde dinler. Karşısındaki kişinin ne söylediğini anlamaya çalışır, farklı perspektifleri değerlendirir ve bu sayede daha doğru kararlar alır ve daha sağlıklı ilişkiler kurar.
- Tevazu ve Haddini Bilme: “Olan insan” başarılarından dolayı kibirlenmez. Kendi yeteneklerinin ve bilgisinin sınırlarının farkındadır. Öğrenmeye ve gelişime her zaman açıktır. Gösterişten uzak durur ve kibirli davranışlar sergilemez.
- Uzlaşma Kültürüne Sahip Olma: "Olan insan," çatışmaları çözmek ve farklı görüşleri bir araya getirmek için uzlaşma kültürünü benimser. Kendi fikrinde ısrar etmek yerine, ortak bir zemin bulmaya ve herkesin menfaatini gözeten çözümler üretmeye çalışır.
- Yapıcı ve Tamir Eden Olma: "Olan insan," sorun odaklı değil, çözüm odaklıdır. Herkesin yıkıcı davrandığı durumlarda bile yapıcı bir yaklaşım sergiler. Mevcut sistemlerdeki aksaklıkları tespit edip tamir etmeye, ilişkileri onarmaya ve çevresini daha iyi bir hale getirmeye odaklanır. Tahrip etmek yerine inşa etmeyi ve iyileştirmeyi amaçlar.
- İnsan Yetiştirme ve Geliştirme: "Olan insan," kendisinden sonra gelecek nesilleri düşünür ve yetenekli insanları yetiştirmeye özen gösterir. Bilgi ve deneyimlerini paylaşır, mentorluk yapar ve çalışanlarının potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı olur. Geleceğe yatırım yapmanın en önemli yolunun insan yetiştirmek olduğunun bilincindedir.
- Çevre ve Canlılara Saygı: "Olan insan," sadece insanlara değil, tüm canlılara ve çevreye karşı duyarlıdır. Sürdürülebilirliği önemser, doğal kaynakları koruma bilinciyle hareket eder ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğunu taşır.
- Vizyonerlik ve Eser Bırakma: "Olan insan," sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek uzun vadeli vizyonlar ortaya koyar. Yaptığı işlerle, kurduğu yapılarla ve yetiştirdiği insanlarla kalıcı eserler bırakmayı hedefler. Amacı, sadece kendi başarısı değil, daha iyi bir dünya, daha iyi bir toplum ve daha iyi bir gelecek inşa etmeye katkıda bulunmaktır.
- Temiz İsim ve İyi Bir Miras Bırakma: "Olan insan" için en değerli miras, temiz bir isim ve iyi bir itibardır. Çalışanlarının, müşterilerinin ve iş yaptığı herkesin arkasından "dürüst ve iyi bir insandı" demesi onun için önemlidir. Maddi başarıların ötesinde, dürüstlüğü, etik değerleri ve insanlara olan saygısıyla hatırlanmayı önemser.
- Gösterişten Uzak Durma: "Olan insan," içsel değerlere önem verir ve dışsal gösterişten kaçınır. Başarılarını mütevazılıkla karşılar ve şımarık davranışlar sergilemez. Verdiği sözlerin sorumluluğunu taşır, samimi ve net olma en belirgin özelliğidir.
"Olan insan," iş dünyasında sadece başarılı olmakla kalmaz, aynı zamanda örnek teşkil eder, ilham verir ve kalıcı bir değer ortaya çıkartır. Onun varlığı, sadece kendisi için değil, tüm ticaret ekosistemi ve toplum için bir kazanımdır. "Bilmek" ve "Bulmak" önemlidir ancak asıl farkı ortaya çıkartan, gerçek ve kalıcı saygıyı hak eden, işte bu "olmak" halidir.
Kitap Önerisi:
"The Go-Giver: A Little Story About a Powerful Business Idea"
(Veren Kazanır: Güçlü Bir İş Fikri Hakkında Küçük Bir Hikâye) - Bob Burg & John David Mann
Bu kitap, geleneksel "ne kadar alırsan o kadar başarılısın" düşüncesine karşı çıkarak, gerçek başarının vermekten ve değer katmaktan geçtiğini savunuyor. Beş temel ilke etrafında şekillenen bu etkileyici roman önemli bir bakış açısı sunuyor.
- Değer Yasası: Verdiğiniz değer, aldığınız ücretten çok daha fazlası olmalı. Bu, sadece maddi değil, aynı zamanda manevi ve duygusal faydaları da içerir, böylece uzun vadeli ve güçlü ilişkiler temellendirilir.
- Tazminat Yasası: Geliriniz, hizmet ettiğiniz kişi sayısı ve sunduğunuz değerin kalitesiyle doğru orantılıdır. Ne kadar çok insanın sorununu çözer ve onlara ne kadar benzersiz bir değer sunarsanız, başarınız da o denli artar.
- Etkililik Yasası: Etkiniz, başkalarının önceliklerini ne kadar önemsediğinizle ölçülür. İnsanların ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarınız gibi gördüğünüzde, onların size olan güveni ve bağlılığı artar.
- Otantiklik Yasası: En değerli varlığınız kendinizsiniz. Samimiyet ve dürüstlük en güçlü bağları kurar. Kendi özgünlüğünüzü koruyarak ve şeffaf davranarak kalıcı ve anlamlı ilişkiler inşa edersiniz.
- Almaya Açıklık Yasası: Vermek kadar almak da önemlidir. İyiliği kabul etmek, dengeyi sağlar. Evrenden ve insanlardan gelen olumlu geri bildirimlere ve yardımlara açık olmak, verme döngüsünü sürdürür.
Sonuç
Ticari hayatta yaptığı işi iyi bilen, fırsatları iyi değerlendirip maddi kazanç elde eden birçok insan görebiliriz. Ancak entelektüel seviyesini geliştirememiş, karakterini olgunlaştıramamış, insani değerlere mesafe koymuş kişiler; ne kadar başarılı görünseler de eksiktirler. Gerçek anlamda gelişmiş toplumlar; dürüst, vicdanlı, bilgiyi paylaşan ve olgun bireylerin omuzlarında yükselir.
İşte bu nedenle, kaliteli bir iş insanını asıl değerli kılan, sadece neyi başardığı ya da ne kadar kazandığı değil, tüm bu kazanımları nasıl bir insan olarak elde ettiği ve nasıl bir olgunlukla taşıdığıdır.
Metin KILIÇ
Vizyoniva.com