Mustafa Kemal Atatürk, askeri ve siyasi başarılarının yanı sıra, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik bağımsızlığını sağlamak için de büyük bir vizyon ortaya koymuştur.
Milli ekonominin inşası, Atatürk'ün devlet vizyonunun temel taşlarından biriydi.
Kurtuluş Savaşı’nın ardından yıkılmış bir ekonomiyi devralan Atatürk,
“İktisat demek, her şey demektir.” sözüyle, ekonomik gücün bir milletin bağımsızlığı için taşıdığı hayati önemi vurgulamıştır.
Ona göre, gerçek bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündü. Bu anlayışla, 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi’ni düzenleyerek, milli ekonominin temellerini atmıştır.
Türk girişimciliğine büyük değer veren Atatürk,
“Tüccar, milletin emeği ve üretimini kıymetlendirmek için, eline ve zekâsına emniyet edilen ve bu emniyete liyakat göstermesi gereken adamdır.” sözleriyle ticaretin, üretimin ve güvenin altını çizmiştir.
Atatürk’e göre zenginlik utanılacak bir şey değil, aksine ülkenin kalkınması için gerekli bir hedeftir.
“Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe ve mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran bilim, teknik, kültür ve ekonomi ordusudur.”
Bu sözleriyle ekonomik kalkınmanın da savunma kadar önemli olduğuna dikkat çekmiştir.
Zenginliğin toplumun tüm kesimlerine yayılması gerektiğine inanan Atatürk, girişimciliği daima teşvik etmiştir.
“Girişim ve gelişme, uygar hayatın özünü oluşturur.” diyerek yenilikçiliğin ve risk almanın toplumsal ilerlemenin anahtarı olduğunu ifade etmiş,
“Zenginlik kötü değildir. Ulusun zenginliği demek, ulusun refahı demektir.”
sözüyle de sermaye birikiminin kalkınmadaki rolünü net biçimde ortaya koymuştur.
Atatürk'ün ekonomik vizyonu, bugün hâlâ geçerliliğini koruyan bir kalkınma modelinin ilham kaynağıdır.
Vizyoniva.com
Değer katan fikirler, ezber bozan liderler.